2. yüzyılın
sonlarında Kapadokya'da önemli sayıda hıristiyan toplumu
bulunmakta idi. Çünkü bu devre ait iki piskoposluk bölgesi
bilinmektedir. Bunlardan biri bölgede uzun süre
Hıristiyanların merkezi olacak olan Kayseri, diğeri de
Malatya idi.
3. yüzyılda kuvvetli şahsiyete sahip rahipler bölgeyi dini düşünce ve
yaşantının canlı bir merkezi haline getirdiler.
4. yüzyılda Kapadokya üç büyük azizin (Kayseri piskoposu Büyük Basil,
kardeşi Nyssalı Gregory ve Nazianuslu Gregor) memleketi
olarak bilinirdi. Bütün hıristiyanlık fikirleri, bu hocalar
tarafından birleştirilerek yeni bir şekil verilmiştir.
Basil'in davranış ve doktrinleri bugün bile hıristiyan
toplumları için önemlidir. Örneğin kıtlık zamanında tek
parça ekmeği olan bir hıristiyana, o ekmeği ikiye bölüp
yarısını karnı aç birisine vermesini ve kendisini Allah'ın
himayesine bırakmasını öğütlemiştir. Basil, çok sofu bir
hayatı tercih etmemiş, köy ve kasabalardan yeteri
kadar uzakta, toplumların manevi sığınak yeri olarak küçük
yerleşim yerleri kurmuştur. Buralarda bir vaizin nezaretinde
günlük dini ibaretler yerine getirilmiştir. Fakat bunlar
Mısır ve Suriye'de olduğu gibi diğer hıristiyanlardan ayrı
özel ve imtiyazlı gruplar haline sokulmamışlardır. Basil'in
Kapadokya kiliselerinde yapmış olduğu önemli bir reform
cemaatle dua usulünü yeniden kurmasıdır.
Bugünkü Göreme
Açık Hava Müzesi bu eğitim sisteminin başlatıldığı yerdir.
Soğanlı, Ihlara, Açıksaray aynı eğitim sisteminin daha
sonraları görüldüğü yerlerdir.